4 Mayıs 2015 Pazartesi

İstanbulun insanlıktan nasibini almamış park vakaları....

Türkiye'de park sorunu malum. Bunun en kolay çözümü telefon numaranı arabanın bir yerine tutturman. 

Oradan aranırsın. Ancak sürekli apartman zillerini çalma bu araba kimin abii muhabbetleri ise zamanla, hele gece yarısına doğru ve sonrası çekilmez oluyor.

Benim zilimi çalma cesaretini acil bir vakadan dolayı değil de bu araba kimin buraya girmemesi gerekiyor gibi salak, aptal ve bencilce düşüncelerin eseri olarak yorumladığımda daha da çekilmez bir hal alıyor.

Acil bir durum yok iken hangi haklı sebep ile bir kaç apartmandaki tüm daireleri gece 00:00 da ayağa kaldırıyorsun: "Şu plakalı araba veya şu renk şu marka araba sizin mi? Tanıyor musunuz?"
Doğal olarak evdeki herkesi ayağa kaldırıyorlar. Uyuyan çocuğunuz, hastanız olup olmadığını umursamadan bu yapıyor. 

Buna biraz aksi cevap verildiğinde ise haksız olmasına ve bunu bilmesine rağmen dayılanıp kavga çıkarmak ise olmazsa olmazlardan.


Dün akşam çıkan böyle bir salak olaydan dolayı bu Ülkeden insan tiksiniyor. Evet ülke diyorum. Hepimiz bu gemideyiz. Öyle ya da böyle bunun benzeri bir takım salakça bencillikleri bir şekilde içimizde taşıyoruz ne yazık ki. Kimi zaman istemesiniz de seçeneksizlikten bunu yapmak zorunda kalıyoruz. Ama bu yine de tiksinti duyumama engel olamıyor.

Hiç yorum yok: